24- Ebu Zer el-Ğifari'nin
Fazileti
(:-2258-:) Ebu Zer der ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
benim için şöyle buyurmuş:
"Yeryüzünde ve
gökyüzü altında Ebu Zer'den daha doğru sözlü ve daha fazla ahde vefa gösteren
kimse yoktur. O, (yaşantı olarak) Meryem'in oğlu İsa'ya benziyor." Bunun
üzerine Ömer b. el-Hattab kalkıp:
"Ey Allah'ın
Resulü! Bunu kendisine bildirelim mi?" deyince, Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem):
"Evet, ona
bildirin" diye karşılık vermiştir.'
- - -
Hadisi İbn Hibban,
İhsan 9/135 (7091) rivayet etmiştir.
(:-2259-:) Ebu Zer der ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
bana şöyle buyurdu:
"Ey Ebu Zer!
Gökyüzü altında ve yeryüzü üstünde senin gibi doğru sözlü birini
barındırmadı."
- - -
İsnadı sahihtir.
Hadisi İbn Hibban, İhsan 9/132 (7088), Tirmizi (3804) ve Hakim (3/342)
(:-2260-:) Ümmü Zer anlatıyor: Ebu Zer'in vefat anı yaklaşınca
ağlamıştım. Ebu Zer, bana: "Seni ağlatan nedir?" diye sorunca:
"Nasıl ağlamıyayım? Kimselerin bulunmadığı ıssız bir yerde ölüyorsun.
Yanımda sana kefen olarak yetecek giysim bile yok. Seni gömecek gücüm de
bulunmuyor" karşılığını verdim. Bunun üzerine şöyle dedi:
"Sevin ve ağlama.
Çünkü Resulullah s.a.v.'in : «Müslüman bir anne ile babanın iki veya üç çocuğu
ölürse ve onlar sabredip de karşılığını Allah'tan beklerlerse asla ateşi
görmezler" buyurduğunu işittim.
Yine bir defa Resulullah
s.a.v.'in benim de içlerinde bulunduğum bir gruba: «Sizden biriniz, kimsenin
bulunmadığı ıssız bir çölde ölecek ve mu'min bir topluluk buna şahid olacaktır»
buyurdu. O gruptan da kimseler kalmadı. Hepsi de bir kasabada veya
kalabalıkların olduğu yerlerde öldüler. Resulullah s.a.v.'in bahsetmiş olduğu o
kişi benim. vallahi ben hiç yalan söylemedim ve yalancılıkla suçlanmadım. Sen
yolu gözle!"
Ben: "Hacılar gitti
ve gelip geçen kimseler kalmadı" deyince: "Sen git ve bak!"
karşılığını verdi. Yola bakabilmek için kum tepesine çıkıyor, sonra dönüp
kendisine bakıyordum. Bu durumda iken binekleriyle kartal gibi süzülerek gelen
adamlar gördüm. Yanıma ulaştıklarında:
"Ey Allah'ın kulu!
Neyin var?" diye sordular. "Müslümanlardan biri ölüyor, onu kefenler
misiniz?" dediğimde: "Kim ki?" diye sordular. "Ebu
Zer" dediğimde: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabından
olan Ebu Zer mi?" diye sordular. "Evet" dedim. "Anamız
babamız ona feda olsun" diyerek aceleyle yanına girdiler.
Ebu Zer onlara:
"Müjdeler olsun size. Resulullah s.a.v.'in benim de içlerinde bulunduğum
bir gruba: «Sizden biriniz, kimsenin bulunmadığı ıssız bir çölde ölecek ve
mu'min bir topluluk buna şahid olacaktır» buyurdu. O gruptan da kimseler
kalmadı. Hepsi de bir kasabada veya kalabalıkların olduğu yerlerde öldüler.
vallahi ben hiç yalan söylemedim ve yalancılıkla suçlanmadım. Yanımda veya
hanımımda bana kefen olarak yetecek giysi olsaydı kesinlikle onlar dışında bir
şeyle kefenlenmezdim. Allah için size söylüyorum, sizden valilik, (resmi)
bilirkişilik, postacılık yapan veya lider olan beni kefenlemesin" dedi.
Onların arasında
Ensar'dan olan bir genç dışında bu görevlerde bulunmayan kişi yoktu. O da:
"Ben seni kefenleyeceğim ey amca! Seni bu elbisemle ve annemin bana
işlemiş olduğu torbamdaki iki kıyafetle kefenleyeceğim" dedi. Ebu Zer de:
"O zaman beni sen
kefenle" karşılığını verdi. Orada hazır bulunan grubun içinden Ensar'lı
olan genç onu kefenledi ve sonra kalkıp onu defnettiler. Gelen grubun hepsi de
Yemen'liydi.
- - -
Hadisi İbn Hibban,
İhsan 8/235,236 (6636) ve Ahmed (5/155)
(:-2261-:) Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur.
- - -
İsnadı ceyyiddir.
Hadisi İbn Hibban, İhsan 8/234, 235 (6635) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/169, 170)